Sırbistan, son günlerde sokaklarda yaşanan yoğun protestolarla çalkalanırken, polis güçlerinin yasaklı sonik silah kullanması ülke genelinde tartışmalara neden oldu. Protestocular, hükümetin aldığı kararları ve ekonomik sorunları protesto etmek için toplandıkları esnada, polisin kullandığı bu silah, olayların daha da tırmanmasına yol açtı. Muhalefet partileri, yaşananları kınayarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurmayı planlıyor. Bu gelişmeler, Sırbistan’ın demokratik yapısı ve insan hakları konusundaki taahhütlerini sorgularken, uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken bir hal almış durumda.
Sırbistan'da, özellikle son birkaç ay içinde siyasi iktidarın kararları Türkiye'de yankı buldu. Ekonomik sorunlar, yüksek yaşam maliyetleri ve işsizlik oranlarının tırmanması, halkın tepkisini artırarak sokakları doldurmasına neden oldu. Protestocular, hükümetin reformları ve ithalat politikalarını eleştirirken, bu durum günden güne büyüyen bir toplumsal hareket haline dönüştü. Ancak, bu protestolar sırasında Sırbistan polisinin yasaklı sonik silah kullanması, insan hakları örgütlerinin ve muhalefet partilerinin tepkisini çekti.
Sonik silahlar, insanları belirli bir frekansta ses dalgalarıyla etkileyip, fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar yaşatabilen cihazlardır. Bu tür silahların kullanımı, dünya genelinde birçok ülkede yasaklanmışken, Sırbistan’da da bu uygulamanın mevzuata aykırı olduğu ifade ediliyor. Protestolar sırasında polis tarafından kullanılan bu yasaklı silahlar, sadece insanları rahatsız etmekle kalmayıp, sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bu durum, muhalefet partilerini harekete geçirdi ve AİHM gibi uluslararası mahkemeler nezdinde davalar açma hazırlığına giriştiler.
Sırbistan’daki muhalefet partileri, hükümetin yasadışı uygulamalarına karşı durmak amacıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmaya hazırlanıyor. Bu başvurunun gerekçeleri ise oldukça çarpıcı: İnsan haklarının ihlali, vatandaşların barışçıl gösteri yapma haklarının gasp edilmesi ve güvenlik güçlerinin yasaları hiçe sayarak davranması. Muhalefet, hükümetin bu tür uygulamalarını kınayıp, demokratik hakların korunması için mücadele ettiklerini vurgu yaparak, uluslararası toplumdan destek bekliyor.
Öte yandan, Sırbistan polisi ve hükümet yetkilileri, protestolar sırasında yaşanan olayları ve sonik silah kullanımlarını savunarak, kamu güvenliğini sağlama ihtiyacını öne sürüyorlar. Ancak, bu açıklamalar muhalefet ve insan hakları savunucuları tarafından ciddiye alınmıyor. Başvurunun kabul edilip edilmeyeceği belirsizliğini korusa da, bu durum ülkedeki siyasi gerilimi artırıyor ve Sırbistan'ın uluslararası imajını olumsuz yönde etkileyebilir.
Sonuç olarak, Sırbistan’daki protestolar, Türkiye'nin yanı sıra tüm dünyada dikkat çeken bir olay haline geldi. Polis kuvvetlerinin yasaklı silah kullanımı ve muhalefetin bu duruma itirazı, halkın özgürlükleri ve insan hakları konusundaki hassasiyeti artırdı. Sırbistan’ın geleceğine dair belirsizlik devam ederken, uluslararası kamuoyunun asıl endişesi, ülkede demokratik değerlerin nasıl korunacağı ve insan haklarının nasıl tesis edileceği üzerine odaklanıyor.