Türkiye, 131 yaşındaki Zekiye Teyze'yi kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyor. Uzun yaşamı boyunca pek çok neslin tanığı olan Zekiye Teyze, sadece yaşlılık değil, aynı zamanda insanlık tarihi ve kültürü hakkında birçok hikaye ve deneyimle doluydu. Yaşadığı dönemler itibarıyla, Osmanlı İmparatorluğu zamanında doğmuş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna tanıklık etmiş bir birey olarak, onun hayatı, toplumun geçmişine dair eşsiz bir pencere açıyordu.
Zekiye Teyze, 1892 yılında dünyaya geldi. Çocukluğunda, çok çocuklu bir ailede büyüdü ve yaşamının ilk yıllarında tarih boyunca çeşitli mücadeleler ve zorluklarla yüzleşmek zorunda kaldı. Genç yaşta evlenip aile kuran Zekiye Teyze, yıllar içerisinde 5 çocuk sahibi oldu. Her birinin kendi yaşam hikayelerini yazdığı bu dünyada, Zekiye Teyze ailenin matriarkı oldu. Ailesi tarafından büyük bir sevgi ve saygıyla anılan Zekiye Teyze, onları her zaman bir arada tutmayı başardı.
Yaşamının en zorlu dönemlerinden biri, 1940'lı yıllarda Türkiye'nin geçirmiş olduğu savaş ve ekonomik zorlukları içeriyordu. Her ne kadar bu dönem zor olsa da, Zekiye Teyze’nin yaşamının felsefesi olan dayanıklılık ve sıcakkanlılık, ona ve ailesine güç verdi. Yıllar geçtikçe, Zekiye Teyze, torunlarını ve hatta torunlarının çocuklarını görme mutluluğunu da yaşadı. Aile bağlarının ne kadar önemli olduğunu her fırsatta dile getiren Zekiye Teyze, çocuklarına ve torunlarına tarih ve gelenekleri aktaran bir efsane haline geldi.
Zekiye Teyze, sadece bireysel bir hikaye değil, aynı zamanda toplumsal bir mirasın sembolü haline gelmişti. Yüzyıllar boyunca süregelen gelenekler, kültürel değerler ve toplumsal yaşam hakkında zengin bir bilgi hazinesine sahipti. Yerel halkın her zaman şefkatle andığı Zekiye Teyze, özellikle genç kuşakların büyüklerinden öğrenmesini sağladı. Zekiye Teyze’nin yaşamında Türk kadınlarının rolü, güçlü bir kadın figürü olarak her zaman ön planda oldu. Kadınların toplum içindeki yerini yüceltmek, Zekiye Teyze'nin kendi özelliği olmasının yanında, geleceğe yönelik bir mesaj verme çabasının da bir parçasıydı.
Zekiye Teyze’nin cenaze töreni, onu sevenlerin son bir kez daha hikâyelerini dinlemek ve ona veda etmek için bir araya geldiği duygusal bir an oldu. Törende bir araya gelenler, onun anısını yaşatmanın ve hikayelerini gelecek nesillere aktarmanın önemini vurguladılar. Bu toplanma, Zekiye Teyze’nin sadece bir insan değil, aynı zamanda toplumsal bağların ve değerlerin sürdürülmesinin de bir simgesi olduğunun bir göstergesi oldu.
131 yıllık yaşamında Zekiye Teyze, çeşitli nesillerin yaşadığı zorluklar karşısında bir dayanıklılık ve azim örneği sergiledi. Onun hikayesi, savaşın, kayıpların ve yeniden başlamanın ne anlama geldiğini öğrendikleri bir toplumun bir parçası olarak, Türk kültürünün derinliklerine de ışık tutuyor. Yaşadığı zaman dilimi boyunca, farklı sosyal, politik ve ekonomik değişimlere tanıklık eden Zekiye Teyze, bu değişimlerin ağırlığını omuzlarında hissetti ama asla pes etmedi.
Özetle, Zekiye Teyze'nin ölümü, yalnızca bir bireyin kaybı değil, Türk toplumunun tarihsel hafızasının da bir parçasının silinmesidir. Ancak geride bıraktığı miras, hikayeleri ve topluma katkıları, onu tanıyan herkesin kalbinde sonsuza dek yaşayacaktır. Zekiye Teyze’nin mirası, yaşamakta olduğumuz zamanlarda bile bize umut ve ilham vermeye devam edecek.